İlk Ve Tek Gizli Özne Fan Forumu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İlk Ve Tek Gizli Özne Fan Forumu


    AC/DC <

    NightMaRe ~
    NightMaRe ~
    Yeni Üye
    Yeni Üye


    Mesaj Sayısı : 20
    Kayıt tarihi : 13/05/09

    AC/DC < Empty AC/DC <

    Mesaj  NightMaRe ~ Ptsi Haz. 01, 2009 9:19 pm

    AC/DC, 1973 yılında Angus Young ve Malcolm Young
    tarafından Sidney, Avustralya'da kurulmuş Hard Rock grubudur. Grup
    dünya çapında 150 milyondan, ABD'de 68 milyondan fazla albüm satmış, en
    başarılı hard rock gruplarından biri kabul edilmiştir.[1] 1980'deki
    albümleri Back in Black, yalnız ABD'de 21 milyon, dünya çapında 42
    milyon kopya satmış,[2] tüm zamanların en çok satan 2. albümü, bir grup
    tarafından yapılan en çok satan albüm olmuştur.[3]

    Grup albüm
    kayıt ettikleri dönem boyunca iki farklı solist ile çalışmıştır.
    Hayranları grubun tarihini Bon Scott dönemi (1974 - 80) ve Brian
    Johnson dönemi (1980 - günümüz) olarak ikiye ayırırlar.

    AC/DC
    görkemli müziğiyle olduğu kadar konserleriyle de büyük bir gruptur.
    Daha başlangıçta konserleri gerçek birer şov halini almıştı. Özellikle
    Angus’un sahnedeki çılgın hareketleri, bir zaman sonra grubun
    vazgeçilmez eğlencelerinin başında yer almaya başlamıştı. Onun
    sahnedeki çılgın hareketlerine daima yenileri eklenerek grup bugünlere
    geldi. AC/DC gitarist Malcolm Young’un grubu (Amerika’dakiyle hiç bir
    ilgisi olmayan) The Velvet Underground dağıldıktan sonra, 1973’te
    Avustralya’da kuruldu. Küçük kardeşi Angus’u da eğitip yanına lead
    gitarist olarak aldıktan sonra grup Sidney çevresinde küçük tur ve
    konserler vermeye başladı. Ablası Angus’a sahnede okul kıyafetlerini
    giymesini önerdiğinde o sadece 15 yaşındaydı; ki bu görüntü zamanla
    grubun "olmazsa olmazlarından" oldu. Henüz Sidney’deyken "Can I Sit
    NextTo You" isimli singleları, Easybeats’in eski üyesi ağabeyleri
    George Young ve bir kaç arkadaşının yardımıyla çıktı.

    Ertesi
    sene grup, davulcu Phil Rudd ve basçı Mark Evans’ın da gruba
    katılmasıyla Melbourne’a yerleşti. Vokalist Dave Evans sahneye çıkmayı
    reddettiğinde, az rastlanan bir olayla, grubun şoförü Bon Scott
    vokalist oldu.

    Scott daha önceleri Avusturyalı pop gruplarından
    Fraternity ve Valentines’te de davulcuydu. Ama onun grubun
    başarısındaki asıl payı, halka grubu vahşiler gibi tanıtması oldu. Başı
    polisle sık sık derde giren Scott sayesinde grup Avustralya’da büyük
    tepkiler almaya başladı. Müzik yaşamları boyunca, haylaz bir eğlence
    duygusuyla karışık, vahşi akımları desteklediler. Grup Avustralya’da,
    ’74 ve ’75 yıllarında iki albüm piyasaya çıkardı: High Voltage ve TNT.
    Bu iki albümdeki şarkılarla High Voltage albümünün ’76’da çıkan Amerika
    ve İngiltere sürümlerini oluşturuldu, grup ayrıca bu iki ülkede
    turnelere çıktı. "Dirty Deeds Done Dirt Cheap" yıl sonunda çıktı.
    1977’nin başında Evans grubu terkederken yerini Cliff Williams aldı.
    Aynı yılın sonbaharında, AC/DC, onları ilk defa Amerikan listelerine
    girmelerini sağlayan "Let There Be Rock" albümünü çıkardı.

    1978
    ilkbaharında çıkan "Powerage", grubun hayranlarının iyice artmasının
    sağladı- bunun oluşmasında izleyicileri tek kelimeyle coşturan konser
    gösterilerinin de en az albüm kadar katkısı oldu. Aynı yıl, bu konser
    görüntüleri "If You Wany Blood, You’ve Got It" adıyla satışa sunuldu.
    Ama grubu asıl üne kavuşturan, ertesi sene gelen ve satışı ilk kez
    milyonu aşarak Amerika’da 17.liğe, İngiltere’de ise sekizinciliğe
    yükselen "Highway to Hell" oldu. AC/DC’nin bu hızlı çıkışı 20 Şubat
    1980’de Bon Scott’un, resmi raporlara göre ölümüne alkol alarak hayata
    veda etmesiyle darbe aldı. Mart ayında Scott’un yerine Brian Johnson
    geldi. Bir ay sonra grup, dağılmadıklarını müjdeleyen, sadece
    Amerika’da 21 milyondan fazla satan en büyük çalışmaları, Back in Black
    albümünü doldurdu. AC/DC, sonraki yıllarda, Amerikan listelerinde ilk
    sıralara yerleşen "For Those About to Rock We Salute You" ile dünyanın
    en geniş rock toplulukları arasında yer aldı. 1982’de Rudd da gruptan
    ayrıldı, onun yerini bir başka İngiliz Simon Wright aldı.

    1983’teki
    "Flick of the Switch"in ardından, topluluğun maddi dayanakları
    bozulmaya başladı ancak bu kötü gidişatı 1990’larda, müzik dünyasında
    çok büyük ses getiren "Thunderstruck" parçasının da içinde bulunduğu
    "The Razor’s Edge" ile tersine çevirmeyi başardılar. Bu yıllarda ’70 ve
    ’80’lerdeki kadar başarılı olamamalarına rağmen, bir kuşağın kılavuz
    grubu olduklarını göstermişlerdir. 1995 sonbaharında onaltıncı
    albümleri "Ballbreaker" çıktı. Rick Rubin tarafından çıkarılan bu albüm
    AC/DC’nin müzik hayatındaki belki de en olumlu eleştirileri aldı. Bu
    albüm Amerikan listelerine 4. sıradan girdi ve ilk altı ay içinde bir
    milyonu aşkın sattı.

    Grup ilk günkü yaklaşımlarını koruyarak
    kökü rock’n’roll, hard rock ve yer yer blues’a dayanan müziğini yapmayı
    sürdürüyor; ısrarla. Başlangıçta iki İskoçyalı ve üç Avustralyalı dan
    oluşan grupta bugün Avustralyalılar yerine üç İngiliz var. AC/DC’nin
    bugünlere gelmesinde kuşkusuz Angus ve Malcolm Young kardeşlerin ve
    beklenmedik bir şekilde gruba katılan Bon Scott’un büyük payları var.

    Efsanevi
    grup Bon Jovi'nin gitaristi Richie Sambora bir roportajinda ona birini
    ayartmak icin hangi sarkiyi dinletirsiniz diye sorduklarinda onun
    cevabi aynen su olmustur:" AC/DC'nin Back in Black'ini. Eger sevismek
    istiyosan, bunu calmalisin. Tum zamanlarin en romantik albumu degil ama
    birisini otel odasina atmak icin bicilmis kaftan. Ama eger birisiyle
    biraz daha romantik bir zaman gecirmek istiyosan Rod Stewart'tan
    herhangi bir sey dinletirim. Onun cogu calismasi hos bir romantizm
    iceriyor." diyerek AC/DC'nin nasil bir grup oldugunu bize biraz da
    olsun hissettirmektedir.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 1:17 pm